T.C
DEVLET BAKANLIĞI
(Sayın Nejat ARSEVEN)
SAYI : B.02.0.009/ 176 26 Eylül 2001
KONU: İnsan Haklarının Korunması
GENELGE
VALÎLÎKLERE
l. Bilindiği üzere, gerek Anayasamızda ve
yasalarımızda gerek ülkemizin taraf olduğu uluslararası özleşmelerde ifadesini
bulan insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, çağımızın uygar
toplumlarında en öncelikli koşul olarak kabul edilmiştir. Dünyada son yarım
yüzyılda bu alanda kaydedilen gelişmeler sonucunda, insan haklarının korunması
bir ülkenin iç sorunu olmaktan çıkarılmış ve tüm insanlığın bir sorunu
biçîminde değerlendirilmek suretiyle, uluslararası düzeyde çeşitli izleme,
denetim ve yaptırım mekanizmaları oluşturulmuştur. Bu alanda yoğun çalışmalar
yapan Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Konseyi (AK) ve Avrupa Güvenlik ve
İşbirliği Teşkilatı (AGÎT) gibi uluslararası kuruluşlara Türkiye'nin, basından
itibaren üye olduğu ve bunların hazırladığı uluslararası bir çok belgeyi
onaylamak suretiyle, Anayasanın 90. madde hükmü gereğince mevzuatının bir
parçası haline getirdiği bilinmektedir Bu bağlamda, "Avrupa însan Hakları
Sözleşmesi" (AÎHS) ile "İşkencenin ve Gayri insani ya da küçültücü
Ceza ve Muamelenin önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesinin (AİÖS) uygulanması ve
denetim mekanizmaları ülkemiz yönünden özellikle önem arz etmektedir. Zira,
AİHS'nin üye ülkelerde uygulanmasını denetlemek amacıyla kurulmuş olan Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), prensipte iç kanun yollarının tüketilmiş olması
koşuluyla bireylerin. İnsan hakları ihlaline ilişkin başvurularım incelemekte
ve yargılama sonunda üye ülkenin devleti hakkında tazminat ödemek dahil aleyhte
hüküm verebilmektedir. Halen, AİHM'de 140 kadar dava ülkemiz aleyhine
sonuçlanmıştır. AİÖS'ne göre oluşturulmuş olan Avrupa İşkenceyi Önleme Kömitesi
(AİÖK)' ise herhangi bir üye ülkede dönemsel proğramlı ziyaretlerle ya da programsız olarak ve önceden
haber vermeksizin tutuklu ve hükümlülerin tutulduğu yerlerde incelemelerde
bulunmakta ve işkence ve kötü muameleye
ilişkin tespitlerini bir raporla Hükümetimize sunmaktadır. AİÖK, ilgili
Hükümetin gereken duyarlılığı göstermemesi ve işbirliği yapmaması halinde, bir
yaptırım olarak, durumu kamuoyuna açıklamaktadır.
2. Türkiye Cumhuriyeti,
Anayasamızda ifade edildiği üzere, insan haklarına saygı temeli üzerine kurulu
demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
İnsan haklarının korunması
ye ihlallerin önlenmesi için kurumsal yapılaşmaya Önem verilmiş ve bu çerçevede
1990'da İnsan Haklarından''Sorumlu Devlet Bakanlığı ve TBMM İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu kurulmuştur. İzleyen
yıllarda Başbakanlığın eşgüdümünde İnsan Hakları Danışma Kurulu (1994)
ve, İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu (1997) oluşturulmuştur. TBMM'nin 12
Nisan 2001 tarihinde kabul ettiği 4643 sayılı yasa île (R.G.21.04.2001
tarihli, 24380 sayılı) Başbakanlık
İnsan Hakları Başkanlığı kurulmuştur. Bu yasa gereğince oluşturulması gereken
"İnsan Hakları Üst Kurulu", "İnsan Hakları Danışma Kurulu"
ve "İnsan Hakları İhlali îddialarını İnceleme ve Araştırma Heyetleri"
ile ilgili yönetmelikler 15 Ağustos 2001 tarihinde (R.G. 15.08.2001 tarihli,
24494 sayılı) yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Daha önce. Başbakanlığın 25
Haziran 1999 tarihli j ve 39 sayılı genelgesiyle, "Yakalama, Gözaltına
Alma ve İfade Alma Yönetmeliği"nin (R.G.01.10.1998 tarihli, 23480 sayılı)
eksiksiz uygulanması ve işkence ve kötü muamele iddiaları hakkında süratle
işlem yapılması istenmişti. Bu konudaki gelişmeler. Adalet Bakanlığı ve
İçişleri Bakanlığından alınan üçer aylık raporların ışığında Başkanı bulunduğum
İnsan Hakları Üst Kurulunda değerlendirilmektedir. Öte yandan, 01.12.2000
tarihinden itibaren tüm il ve ilçelerimizde İnsan Hakları Kurulları
oluşturulmuş bulunmaktadır. Bu konuda ilk kez geniş kapsamlı olarak, kamu
görevlileriyle sivil toplumun temsilcileri arasında iletişim ve işbirliğini
temel alan sözkonusu Kurullar çok yararlı çalışmalar yapmaktadırlar. Mülki
idare amirlerinin özverili ve yaratıcı çabalarıyla, insan hakları konusunda
halkımızın doğru bilgilendirilmesine ve bilinçlenmesine Önemli katkılar
sağlanmaktadır. Bu çerçevede, can ve mal güvenliği, işkence ve kötü muamelenin
önlenmesi, masumiyet îlkesinin korunması gibi birinci kuşak haklardan çalışma
hakları ve sağlık hizmetleri gibi ikinci kuşak haklar ve çevre temizliği gibi
üçüncü kuşak haklar dahil, Kurulların insan haklarına ilişkin tüm konuları ele
almaşı halkla geniş kapsamlı yapıcı bir iletişime zemin hazırlamaktadır.
Ülkemizde
insan hakları eğitimini yoğunlaştırmak ve yaygınlaştırmak amacıyla çalışmalar
sürdürülmektedir. Bu konuda, 1998 yılında kurulmuş bulunan İnsan Hakları
Eğitimi On Yılı Ulusal Komitesi 1998 / 2007 yıllarını kapsayan bir program,
hazırlamış olup. İnsan 'Hakları Üst Kurulunun gözetiminde ilgili makamlarımızla
gerekli koordinasyonu yapmaktadır. İnsan Hakları Kurullarının, gereğinde Ulusal
Komite ile de temas ederek ve bir çok ilde yapıldığı gibi, yerel akademik
kuruluşlar ile işbirliği ile, insan hakları konusunda bilgilendirme
toplantıları ve eğitim amaçlı seminerler düzenlemeleri yararlı olmaktadır. Bu
bağlamda, İnsan Hakları Kurullarının ilgilenenlerin yararlanabileceği bir İnsan
Hakları Kitaplığı oluşturmaları ve Kurulların çalışmaları hakkında yerel medya
aracılığıyla halkı bilgilendirmelerinin, bazı İllerimizde yapıldığı gibi olumlu
sonuçlar vereceği değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, keza bazı İllerimizde gerçekleştirildiği
üzere, toplumda en zayıf gruplar olan çocuklar, özürlüler ve kadınlar ile
ilgili sorunlara öncelikle eğilinmesi ; özellikle çocuk işçiliğinin
önlenmesine ve sokak çocuklarına yönelik çalışmalara ağırlık verilmesi insan hakları dersi öğretmenlerinin bilgilendirilmeleri ve
okullarda insan haklarına ilişkin tanıtıcı resim, şiir ve kompozisyon
yarışmaları düzenlenmesi gibi etkinlikleri kaydetmekte yarar görülmektedir.
3. Sonuç olarak, ülkemizde
insan haklarının, uygar demokratik toplumların standartlarında hayata
geçirilmesi, kendi insanımıza duyduğumuz saygının bir gereği olmasının
yanısıra, AB'ne adaylığımız sürecinde taahhüt ettiğimiz Ulusal
Programımız, bu konuda
çalışmalarımızı belli bir
takvime göre yoğunlaştırmamızı
gerekli kılmaktadır.
Bu nedenle, insan haklarına
yönelik uygulamalarımızın uluslararası denetime de açık bulunduğu hususunu da
gözönünde tutarak, bundan böyle kendi iç teftiş ve denetim mekanizmalarım izin
eksiksiz işletilmesi gereğinin vurgulanmasında yarar görülmektedir.
Bu çerçevede, yukarıda değinilen "İnsan Hakları Danışma Kurulu" ve '' İnsan Hakları İhlali İddialarını İnceleme ve Araştırma Heyetleri'nin oluşumuna ilişkin çalışmalar yakın zamanda tamamlanacaktır. Bu vesileyle mülki yöneticilerimize, insan hakları alanında, gerek kamu görevlilerinin ve halkımızın bilgilendirilmesi ve eğitimi gerek insan haklarının ve katılımcı demokrasinin temeli olan sivil toplum bilincinin sağlıklı biçimde geliştirilmesi yönünde sürdürdükleri kesintisiz çabalarından dolayı takdirlerimi ifade etmek isterim.
İnsan Hakları Kurullarının
çalışmalarına ilişkin üçer aylık raporların, görüş ve önerileri ile birlikte
düzenli olarak gönderilmesine devam edilmesini arz ve rica ederim.
Nejat ARSEVEN
Devlet Bakanı