Maddi Fiziki Durum Büro İşeleri Personel İşleri Öğrenci İşleri Eğitim Öğretim Çalışmaları Hesap ve Ayniyat İşleri

 

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI

Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı

 

SAYI : MD. Bşk. 000.3.Yön.Şb.Md.4778 Tarih : 09.11.1989

KONU : Ders dışı eğitim ve öğretim faaliyetleri

GENELGE

1989/1

Türk Milletinin bütün fertlerini Atatürk İnkılâp ve İlkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türk Milletinin millî, ahlâkî, insanî, manevî ve kültürel değerlerini davranış haline getirmiş; ailesini, vatanını, milletini ve devletini seven ve daima yüceltmeye çalışan İYİ BİR VATANDAŞ;

Hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı İYİ BİR İNSAN;

Ürettiği mal veya hizmetlerde hem kendisinin hem de toplumun refah ve mutluluğuna katkıda bulunabilen İYİ BİR MESLEK ADAMI

olarak yetiştirmek, millî eğitimimizin genel amacıdır. Bu amacı gerçekleştirmede en önemli unsur, şüphesiz, öğretmendir.

Millî eğitimimizin bu amacım gerçekleştirmek maksadıyla öğretmenin, ders işleme, yazılı ve sözlü yoklamalar yapma, gezi ve gözlemlerde bulunma gibi plânlayıp uyguladığı eğitim ve Öğretim tekniklerinden biri de ödevdir.

Bu cümleden olarak;

1. 1988-1989 öğretim yılında eğitim seferberliği çerçevesinde, ülkemizin on bir ilinde yaklaşık otuz beş bin öğretmenle toplantılar düzenlenmiştir. Bu toplantılarda, eğitimimizin hemen hemen bütün sorunlan, eğitim yöneticileri ve Öğretmenler tarafından dile getirilmiş ve tartışılmıştır.

Gerek bu toplantılarda, gerek Bakanlığımıza gelen belge ve bilgilerde ödev konusunun önde gelen sorunlar arasında yer aldığı görülmüştür. Buna göre;

a) İlkokullarda

(1) Özellikle bu okulların 1. 2. ve 3. sınıflarında, öğrencilere, onları okuldan soğutacak derecede ödevler verildiği,

(2) Acele yazmaya ve aşan tekrara dayalı olarak yapılan ödevlerle öğrencilerin yazılarının bozulduğu,

(3) Verilen ödevlerin çok zaman alması sebebiyle oyun çağındaki çocukların gelişmelerinin olumsuz yönde etkilendiği, belirlenmiştir.

b) Ortaokul, lise ve dengi okullarda;

Önceki yönetmelikte ödevin amacı, özetle, öğrencilere "alıştırma ve gözlem

yaptırma geniş ve toleranslı görüş kazandırma, araştırma istek ve becerilerini, düşünme ve muhakeme güçlerini, meleke ve kabiliyetlerini geliştirme" şeklinde belirlenmesine rağmen, uygulamanın mevcut şartlar çerçevesinde bu amaca götürücü nitelikte olmadığı anlaşılmıştır. Şöyle ki;

(1) Sınıf seviyesine göre en az bir, en çok üç saatte yapılması öngörülen ödevlerle ilgili olarak belirlenen bu sürelerin, araştırma yapmak için yetirli olmadığı,

(2) İki kanaat döneminde her dersten en az birer ödev yapma zorunda kalan öğrencinin, bunu, kendisine bırakılan boş zamana göre ağır bir yük olarak gördüğü,

(3) Genelde bütün sınıfa aynı konuda ödev verildiğinden; çoğunlukla bir sınıfta bir kısım öğrencinin ödevini hazırladığı, diğerlerinin bunlardan aynen aldığı veya öğrencilerin ödevlerini velilerine yaptırdığı yahut bir kitap ya da ansiklopediden ödev konusu ile ilgili metni aynen yazdığı,

(4) Bu şekilde hazırlanan ödevlerin değerlendirilmesinde, özellikle zaman yetersizliği bakımından, bazı problemlerin doğduğu,

(5) Yaygın olduğu anlaşılan bu durumun, ödevin ne tanımına, ne de amaçlanna uyduğu

anlaşılmış bulunmaktadır.

2. Gerek yukarıda açıklanan sebepleri, gerek gelişen ve değişen şartlan ve ihtiyaçları dikkate alarak hem Ödevden beklenen amaçlan gerçekleştirmek, hem de Öğrencinin ders dışı eğitim ve öğretim faaliyetlerini bütünüyle değerlendirmek maksadıyla "Ortaokul ve Ortaöğretim Kurumlarındaki Öğrencilerin Ders Dışı Eğitim ve Öğretim Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik" farklı bir yaklaşımla hazırlanarak yürürlüğe konulmuş; İlkokul Yönetmeliği'nin bu konudaki 32. maddesi de değiştirilmiştir.

Söz konusu her iki yönetmelikte de öğrencinin ders dışı faaliyetleri genel olarak dört ana esasta toplanmıştır. Bunlar, eğitici çalışmalar, ödev, hazırlık çalışmaları ve alıştırma çalışmalarıdır.

Eğitim ve öğretimde, öğrencinin ders dışı faaliyetleri de ders içi faaliyetleri kadar Önem taşımaktadır. Öğrencinin başansızlıklanndan çok, her alanda göstereceği başarılarının değerlendirilmesi, temel ilke olarak benimsenmektedir.

Olumlu eğilimlerinin, davranışlarının, yeteneklerinin ve her türlü başarılarının değerlendirilmesi hususu, öğrenciyi hem okuluna daha çok bağlayacak hem de onu daha başarılı olmaya sevkedecektir. Şüphesiz, burada öğretmenlerimizi büyük sorumluluklar beklemektedir. Aslında, öğretmen, eğitim ve öğretimin odak noktasını teşkil etmektedir. Öğrencinin moralini yüksek tutacak, ona okulunu sevdirecek, onu başarmaya teşvik edecek, onun başanlannı değerlendirecek en önemli unsur öğretmendir. Bu bakımdan, yönetmelikte yapılan değişikliklerle öğretmene, öğrencinin çeşitli alanlardaki basanlarını da değerlendirme imkânı verecek yeni adımlar atılmış olmaktadır. Şöyle ki:

a) İlkokullarda;

(1) Bu öğretim kademesinde öğrencilerin ders içi ve ders dışı faaliyetleri, sınıf öğretmeni tarafından takip edilmekte ve bir bütün olarak göz önünde bulundurulmaktadır.

(2) Özel yönetmeliğine uygun olarak yapılan eğitici çalışmalar, mevcut ilkokul yönetmeliğine ve programına göre hazırlanmış bulunan ilkokul Öğrenci karnesinin "DAVRANIŞ GELİŞİMİ" bölümünde değerlendirilmektedir.

(3) Eğitim sistemimizde uzun süredir ödeve özel bir önem verilmektedir. Bu durum, yeni yönetmelik değişikliğinde de aynı şekilde muhafaza edilmektedir. Ancak, ilkokul birinci, ikinci ve üçüncü sınıf öğrencileri, öğretim programı açısından temel bilgileri almak ve konulan bir bütün olarak kavramak durumundadırlar. Bu bakımdan önceki yönetmeliklerde olduğu gibi söz konusu sınıflarda ödev verilmemesi hususu yeni yönetmelikte de yer almıştır.

(4) Öğrenciye ödev yaptırmaktaki asıl maksat, onun kendi seviyesinde, küçük çapta da olsa, bir araştırma yapmasını sağlamak ve düşünce ufkunu genişletmektir. En azından ilkokul dördüncü ve beşinci sınıf seviyesindeki Öğrencilere, belli konularda kaynaklara nasıl başvurulabileceğini öğretmek; aynı konuda, değişik kaynakların farklı yaklaşımlar gösterdiğini sezdirmektir. Bunun için, önceki yönetmeliklerde de olduğu gibi 23.10.1989 tarih ve 20321 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan İlkokul Yönetmeliğinin 32. maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Yönetmelikte bu sınıflarda ödev yapılması öngörülmüştür.

Ancak, kamuoyunda, öğretim programlarında açıklanan "ödev" kavramı ile, öğrencinin derse hazırlık çalışmaları ve öğrenmeyi pekiştirme amacıyla yapılan alıştırma çalışmaları, çoğu zaman, birbirine karıştırılmaktadır. Halbuki bunlar, birbirlerinden farklı kavramlardır.

(5) Bilindiği gibi, ilkokullarda da bir ünite veya ders konusu derste işlenilmeye başlanılmadan önce, öğrencilerden, önceki bilgilerine dayalı olarak bir hazırlık çalışması yapmaları istenir. Bu çalışmalar genellikle, öğrencilerin ders defterine yazdırılır. Yine bu çalışmalar çoğunlukla sınıfta yapılır. Bununla beraber, imkânlann elvermesi halinde, öğrencilerin bazı kaynakları görmesi, gözlemler yapması veya aile büyüklerinden sorarak öğrenmesi açısından, evde ders konusuna hazırlanması istenilmektedir.

Alıştırma çalışmaları da, sınıfta işlenilen bir ünitenin veya konunun pekiştirilmesini ya da öğrenmenin daha iyi gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla yaptırılmaktadır. Bu çalışmaların da genellikle sınıfta yaptırılmakta olduğu bilinmektedir. Bunun yanı sıra sınıfta yapılan alıştırma çalışmalarını yeterli gösmemesi ve imkânların elvermesi halinde öğretmen, öğrenciden, evinde de alıştırma çalışmaları yapmasını istemektedir.

Bütün bunlar, öteden beri uygulanagelen hususlardır.

O halde, kısmen sınıfta, kısmen evde yaptınlagelen hazırlık ve alıştırma çalışmalarının, evde veya sınıfta yapılmasına dair kesin bir hüküm getirmek mümkün değildir. Bu bakımdan 23.10.1989 tarih ve 20321 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan yönetmelikte, söz konusu hazırlık ve alıştırma çalışmalarının "sınıfta yapılması esastır" ilkesi getirilmiştir. Burada, hazırlık ve alıştırma çalışmalarının, öğretmenin rehberliğinde sınıfta yapılması önceliği söz konusudur. Bu husus, yukarıda da açıklandığı gibi, öğretmenin gerek duyması halinde, öğrencinin evinde yapması için hazırlık ve alıştırma çalışmaları vermesine engel değildir. Ancak, evde yapılacak bu çalışmaların öğrenciyi okuldan soğutacak, aşın derecede yoracak ve bezdirecek boyutta olmaması gerekir. Şüphesiz, Öğretmenlerimiz, bu hususu daima göz önünde bulunduracaklardır.. Eğitimde sevgi esastır. Özellikle ilkokulların ilk üç sınıfına öğretmenin öğrenciye okulunu ve derslerini sevdirmesi büyük önem taşır, b) Ortaokul ve liselerde;

(1) Bu Öğretim kademlerinde, ilkokula göre, yeni yönetmelikle daha köklü tedbirler getirilmiştir.

(2) Yeni yönetmelikte, "ders dışı eğitim ve öğretim faaliyetleri", "ödev", "hazırlık çalışmaları" ve "alıştırma çalışmaları1' ayrı ayrı tanımlanmış, her bîri için özel hükümler getirilmiştir. Böylece, bu kavramların birbirine karıştırılmasının Önlenmesine çalışılmıştır.

(3) Öğrencinin, yetenek, istek ve eğilimleri yönünde, eğitici çalışmalarda alacağı rolü ve yapacağı faaliyetleri değerlendirmek, eğitim ve öğretimde başarıyı değerlendirmek açısından önem taşımaktadır. Bu bakımdan, öğrencinin sınıf veya okul gazetesindeki orijinal bir yazısı, okul içi veya okullar arası bir münazarada fikrini başarılı bir şekilde savunması ya da bir sahne oyununda rolünü başarıyla oynaması gibi hususların Türkçe ve edebiyat öğretmeni; okul içi veya okul dışı spor karşılaşmalarında, halk oyunlarında veya jimnastik gösterilerinde ve benzeri faaliyetlerde göstereceği üstün başarıların, beden eğitimi öğretmeni; okulca yapılacak gezi ve gözlemlerle ilgili olarak öğrencinin coğrafya veya tarih konulan açısından Önem taşıyan bir gezi-gözlem raporunun adı geçen ders Öğretmenleri tarafından notla değerlendirilmesi ile, hem bu faaliyetlerin teşvik olunması hem de Öğrencinin başarısının değerlendirilmesi sağlanmış olacaktır. Bu konudaki örnekler, Eğitici Çalışmalar Yönetmeliği çerçevesinde daha da çoğaltılabilir. Burada, önemli olan husus, öğrencinin sergileyeceği faaliyettir. Bu faaliyetle ilgili eğitici kol rehber öğretmeni, branş bakımından öğrenciye not veremeyebilir. Ancak, öğrencinin eğitici koldaki başarılı faaliyetini, bir başka öğretmeni, kendi branşı ile ilgili olarak notla değerlendirebilir. İşte, yeni yönetmelik buna imkân verebilmekte ve başannın değerlendirilmesi açısından atılmış önemli bir adım olmaktadır.

(4) Yeni yönetmeliğin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere, "ödev" konusu, yeni ve değişik bir anlaşıyla ele alınmıştır. Buna göre, öğrenci, her ders yılı kendisinin seçeceği, seveceği ve zevk duyacağı bir alanda yalnız bir Ödev yapacaktır. Burada önmeli olan, öğrencinin, bulunduğu sınıf seviyesine göre araştırmaya, düşünmeye ve kendi kendine bir şey üretmeye yönlendirilmesi veya belli bir konuda bir projenin safha safha gerçekleştirilmesinin sağlanmasıdır. Yoksa, herhangi bir ders konusunda derinliğine bilgi edinilmesi değildir. Belki, bu husus, ikinci derecede önem taşıması gereken bir yan ürün olarak görülebilir.

Öğrenci, sınıfı yükseldikçe, bir konuda nasıl araştırma yapılacağını daha iyi kavrayacaktır. Araştırılacak bir konunun planlanması, bu konudaki kaynakların veya verilerin belirlenmesi, bunlardan yararlanma yollarının, Öğrenilmesi, böylece bir ürün meydana getirilmesi gibi hususlar, "ödev" yapmakla öğrenciye kazandırılması düşünülen tutumlardır. Özellikle lise seviyesinde, öğrencinin, araştırma yaptığı konularda vardığı sonuçları, bu araştırmada kullandığı kaynaklara ve verilere dayalı olduğunu; kaynakların ve verilerin değişmesi halinde sonuçlann da değişebileceğini sezmesi, bilimsel tutum kazanması açısından büyük Önem taşımaktadır. Bu anlayışla gerçekleştirilmesi istenilen "Ödev" yaptırma görevinin, bir sınıfta yalnızca bir öğretmen tarafından yerine getirilemeyeceği aşikârdır. Ortaokul ve lise öğretmenlerimizin her birinin, ödev yapma tekniklerinde öğrencilerimize rehberlik edebileceği ve onlan yetiştirebileceği düşüncesinden hareket edilerek bir sınıftaki öğrenci sayısının, Öğrencinin istekleri de dikkate alınarak o sınıfta derse giren öğretmenler arasında dengeli bir şekilde dağıtımı yoluna gidilmesi uygun bulunmuştur. Bir kere daha tekrarlamak gerekirse, ödev yaptırmada esas amaç; herhangi bir konuda öğrencinin bilgisinin derinleşmesine değil, araştırma tekniklerini kullanabilmesini sağlamak ve bu suretle hangi konuyu hangi yöntemlerle nerelerden araştırabileceğini ve değerlendirebileceğini öğretmektir. Onun, düşünebilen, soru sorabilen ve araştırabilen bir kişi olarak da yetişmesine yardımcı olmaktır.

(5) Bu durumda, örnek olarak, ortalama elli öğrencinin bulunduğu bir sınıfta bir Öğretmene, yaklaşık beş Öğrenci düşebilecektir.

Ancak, bu sistemde Öğrencilerin tercihleri arasında bulunmayan herhangi bir ders de olabilecektir. Bu ders sayısının özel tutumlarla çok olması veya belli derslere inhisar etmesi halinde, okul yönetimince gerekli tedbirler alınır.

Bu Yönetmelikte getirilen diğer önemli bir yenilik de, ödeve verilen notun, ödev yapılan dersin ikinci kanaat dönemi notuna doğrudan tesir etmesi hususudur. Yani Ödev notunun, sözlü ve yazılı yoklama notlan gibi, ikinci kanaat dönemi notu ortalamasına katılmasıdır.

Ödev konulan, ders Öğretmeni tarafından, zümre öğretmenleri toplantısı kararlarına dayalı olarak öğrenciye bildirilir. İmkân Ölçüsünde, öğrencinin, çeşitli konular arasından ilgi duyduğu veya merak ettiği bir konuyu seçmesi sağlanır. Bu arada, öğretmen, yine zümre öğretmenleri kararlarına dayalı olarak Ödevde hangi unsurlara not vereceği, hususlarını da Öğrencilere duyurur. Zümre Öğretmenlerince kararlaştırılacak bu hususlar; öğrencinin Ödev konusundaki plânı, araştırma verilerini veya kaynaklarını isabetle tespiti, kaynaklan anlayıp değerlendirmesi, Ödevini İmlâ kurallanna uygun, düzgün ve anlaşılır bir ifadeyle yazması, vardığı sonuçlarda-ki isabeti; Ödev konusu bir araç yapmak ise, kulllandığı malzeme, gösterdiği özen, kullanılabilirlik veya işe yararlılık ve estetik görünümü gibi hususlar olabilecektir.

(6) Bu Yönetmelikle öğretmen ve öğrencinin Ödev yükü azaltılmış, Ödevin amaçlarına uygun olarak gerçekleştirilmesi İmkânı getirilmiştir.

(7) Hazırlık ve alıştırma çalışmaları ise, yönetmelikte tanımlandığı ve açıklandığı şekilde yürütülecektir.

Ders programlarında ve Özellikle ders kitaplarının bir çoğunda, öğrencilerin Önceden konuya hazırlıklı olmaları İçin "hazırlık çalışmaları" yapmaları Öngörülmektedir. Bu çalışmalar, öğrencilerin işlenecek konuyu daha iyi anlamalarını ve Öğretmenlerine gerektiğinde daha isabetli soru sormalarını, böylece ders içi etkinliklerinin olumlu yönde gelişmesini ve daha verimli bir öğretim ortamının doğmasını sağlayacaktır.

Alıştırma çalışmaları da, öğrenmeyi pekiştirmesi, öğrencinin kendi kendini değerlendirmesi açılarından önem taşımaktadır. Örnek olması bakımından, bu amaçla bir matematik veya fizik dersi öğretmeninin, işlenmiş bir ders konusunda evinde çözmesi için Öğrenciye birkaç problem vermesi; sosyal bilimlerle ilgili bir ders öğretmeninin, öğrenciden, işlenilen ders konusunun, daha önce işlenmiş derslerle bağlantısını kuracak karşılaştırmalar yaptırması ve işlenen konu ile ilgili soruların cevaplandırılmasını istemişi gibi hususlar, alıştırma çalışmalarından sayılır. Bu çalışmalar, yine, yönetmelikteki "Ödev" kavramı ile karıştırılmamalıdır.

Hazırlık ve alıştırma çalışmalarının notla değerlendirilmesi hususları da ilgili yönetmelikte yer almıştır.

3. Bütün bu açıklamalarla birlikte yeni yönetmeliğin uygulanması sırasında doğabilecek aksaklıkların hiyerarşik yapıya uygun olarak üst makamlara bildirilmesi ve buna göre yapılacak geliştirme çalışmalarına imkân hazırlanması, bu konudaki hizmetlerin daha verimli ve sağlıklı yürütülmesini sağlayacaktır.

4. Yeni yönetmeliğe ait uygulamalar, İlgili denetim elemanları tarafından da takip edilecek ve gerekli rehberlikte bulunulacaktır.

5. Bu genelge İle 08.11.1989 tarih ve 20336 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ortaokul ve Ortaöğretim Kurumlarındaki Öğrencilerin Ders Dışı Eğitim ve Öğretim Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik ortaokul ve liselerde bu amaçla yapılacak Öğretmenler kurulu toplantısında okunacak ve her Öğretmene genelgenin bir örneği imza karşılığı verilecektir.

Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim

BAKAN ADINA

Doç. Dr. Nihat BİLGEN

Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı